25 Kasım 2024
  • İstanbul8°C
  • İzmir7°C
  • Ankara0°C

İŞ YAŞAMINDA YAŞAM EĞRİLERİNE DOĞRU ZAMANDA DOKUNMALI

Yönetim ve işletme sorunlarını çözerek, yeni fırsatları tespit eden ve firmalara hedeflerine ulaşmada danışmanlık

İş Yaşamında Yaşam Eğrilerine Doğru Zamanda Dokunmalı

06 Mart 2019 Çarşamba 13:07

Yönetim ve işletme sorunlarını çözerek, yeni fırsatları tespit eden ve firmalara hedeflerine ulaşmada danışmanlık hizmeti veren Us Değer Yönetimi Platformu A.Ş. kurucuları, şirketlerinde insanlardaki gibi bir yaşam eğrisi bulunduğunu söyledi. 

ALİAĞA HABER/ ALFATİVİ/SERKAN ACAR PROJELERİ https://www.facebook.com/serkanacarorg

Şirket ortakları, şirketlerin tıpkı insan yaşamı gibi, gelişme, büyüme, çöküş ve yok olma süreçleri geçirdiğini bu yaşam çizgisinin aynı zamanda iş yaşam eğrisi, rekabet eğrisi ve ürün yaşam eğrisi gibi isimleri olduğunu ifade etti. Bu dört noktanın da birbirleriyle benzer yönlerine dikkat çeken Hami Aygen, “ Şirketleri kuranlar ve ileriye götürenler insanlardır. İnsanların hayatlarında nasıl başarılı dönemleri varsa, şirketlerin içindeki başarının da zaman ve rekabetle desteklendiği, engellendiği veya motive edildiği son derece içiçe geçebilen dönemleri vardır. Ürünler de bu eğriyi takip eder; belirli oranda insanların yaşam kalitesi için teknolojinin ilerlemesi ile geliştirilir. Miadını doldurur, gelişir veya yokolur, yerini bir başka ürüne bırakır. Şirket yaşamı için de, ürün yaşamı için de bu, ekonomik anlamda bir süreçtir. Bugün Türkiye’nin geldiği noktaya baktığımızda, ülkenin yaşam eğrisi içinde de bunu görebiliriz. Burada önemli olan yaşam eğrisinin nerelerinde dokunuşlar yapacağınız, bu dokunuşlarla yaşam eğrisinin sürelerini nasıl uzatacağınızdır. Yapılan her dokunuşun yerinde ve zamanında olması, firmaların, insanların, ülkelerin ve ekonomilerin daha doğru yöne gitmesini sağlar. Bizler de bilgilerimizi, tecrübelerimizi, piyasadaki enstürümanları ve teknolojiyi kullanarak şirketlerde bu yaşam çizgilerinin doğru noktalarda doğru dokunuşlarla öteye taşınmasını sağlıyoruz” dedi. Şu anda Türkiye’nin içinde bulunduğu en büyük problemin nakit darboğazı olduğuna dikkat çeken Aygen sözlerine şu şekilde devam etti; “Genel anlamda baktığımızda bu nakit darboğazı risk başlangıç noktası dediğimiz geç planlama evresi çalışmalardır. Ama çokta geç olmamıştır, firmalar daha bitkisel hayata girmemiştir, dolayısıyla bu bağlamda konkordato, yapılanma gibi çalışmaların yapılması gereklidir. Önemli olan sorunlardan bir tanesi; sorunu çözmek için, doğru yöntemler ile uğraşmaktır. Özellikle bir problem getirip bir çözüm öneremiyorsanız artık o problemin bir parçası haline gelmişsinizdir ve problem sizi yok etme aşamasına gelmiştir. Dolayısıyla burada çözümü bulacak enstrümanları, yönetim danışmanlarını kullanamıyorsanız, o problem sizi içine alıp, risk noktasını geçeceğiniz ve sıçramayı yapamayacağınız aşamalara taşıyacaktır. Konkordato aslında bir pause sürecidir; Firma kendi hataları, ekonomik konjektör, dış piyasa, rekabet koşulları, stok ve borçlanmadan dolayı kendini çeviremez hale geldiyse, “benim ticari hayatıma devam etmem mümkün değil, bana bir süre vermeniz lazım” diyor. Firma eğer bunu doğru zamanda yapıyorsa piyasayı köstekleyici değil destekleyici oluyor. 

Şirketlere, öz kaynaklarının yetersiz olduğu durumlarda, değerlerini kaybetmeden ortaklık, birleşme, fon gibi enstrümanlarla, finans ve staretejik birikimlerden faydalanma yollarını açıyoruz.”

KARLILIĞIN SARHOŞLUĞUNU YAŞAMAYACAKSIN; KAR EDERKEN BATMAK

Kar ürettiği halde nakit akışını kontrol edemeyen şirketlerin otomatikman battığını söyleyen şirket ortağı Aydın Elakaş da buna en güzel örneğin, çok güzel kar ettiği halde Rols Royce’ta görüldüğünü, nakit akışını yönetemediği için iflas ettiğini söyledi. Aşırı stok, alacak ve ödeme vadesinin dengelenemeyişi ve yüksek miktarlı yatırım yapan şirketlerin satış karlılığı olduğu halde bu üç sebep yüzünden nakit darboğaza düştüğünü belirten Elakaş,  “Üstüne bir de yüksek maliyetli borçlandığında, bunu satış fiyatlarına yansıtamadığı için nakdi çeviremeyip batıyorlar. Biz yaşadığımız bu sürecin geleceğini önceden gördük. Türkiye’de ilk 500 büyük firmayı incelediğimizde bilançolar bunu söylüyordu. Şirketlerin alacak vadeleri uzamış, stokları şişmiş, yüksek faizli borçlanmalar olmuş. Kar oranı arttığı halde borçlanma karlılığın önünde artmış. Karlı oldukları halde kazanılan para şirketlerin çarkını çevirmeye yetmemiş. Bir şirket, operasyonlarında serbest nakit yaratamıyorsa borçlanacak, borçlanma da yüksek maliyetli olacağı için sistem tıkanacaktı. Ve bu tam da öngördüğümüz gibi oldu. Nakit darboğazına düşen firmalar, önce duran varlıkları değerlendirerek şirkete sıcak para sokmalılar, hızla tahsilat yapmalı, verimsiz alanları tespit ederek çözüme kavuşturmalılar, bu işlemler için yeterli süreyi de borçları yapılandırarak kazanmalı veya son çare olarak, doğru projelendirilmiş bir konkordata süresinden yararlanmalıdırlar” dedi. /EGE BASIN GRUBU

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.