25 Kasım 2024
  • İstanbul8°C
  • İzmir10°C
  • Ankara2°C

DİZİ İZLEMEK DİYABET RİSKİNİ ARTTIRIYOR

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şevki Çetinkalp, hareketsizliğin diyabette büyük bir risk unsuru olduğunu belirterek, “2 saatten fazla oturup dizi izlerseniz diyabet riskiniz yüzde 25 artıyor” dedi.

Dizi İzlemek Diyabet Riskini Arttırıyor

16 Kasım 2016 Çarşamba 15:09

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şevki Çetinkalp,  hareketsizliğin diyabette  büyük bir risk unsuru olduğunu belirterek, “2 saatten fazla oturup dizi izlerseniz diyabet riskiniz yüzde 25 artıyor” dedi.

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıklar Anabilim Dalı Endokrinoloji Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şevki Çetinkalp ve Diyabet Eğitimi Uzman Hemşiresi Nuran Horuzoğlu, Ege Üniversitesi Televizyonu’nda yayınlanan “Egeden Sağlık” programına katıldı. Diyabet farkındalığının öneminden, diyabetin simgesi mavi halkadan ve risklerinden bahseden Prof. Dr. Çetinkalp, “Her hastalığın bir simgesi var. Diyabetin simgesi de mavi halka. Sebebini açıklamak gerekirse; mavi doğada gökyüzünün simgesi, gökyüzünün altında da bizler yaşıyoruz. Gökyüzüyle beraber uyum içinde olmamız gerekiyor. Mavi halkayla da bu duruma dikkat çekilmek isteniyor. Maalesef diyabet dünyada adeta bir salgın hastalık gibi yayılıyor. 1991’de Dünya Sağlık Teşkilatı diyabet hakkında bir uyarı yayımladı. 1850 ve 1950’lerde veba salgınları vardı. 1930-1950 arası sıtma salgını oldu. 1980 sonrası 2000 yılına kadar AIDS salgını oldu. Dünya Sağlık Örgütü enfeksiyon dışı bir hastalık için dünyayı uyarmak istedi. Bildiğiniz gibi diyabet metabolik bir hastalık ancak çok hızlı bir şekilde, enfeksiyon gibi yayılıyor. Bu yüzden 2007 yılından itibaren mavi halka simgesi ile Dünya Diyabet Günü tüm dünyada farkındalık yaratmayı amaçlıyor” dedi.
 
HER 5-6 KİŞİDEN BİRİ DİYABET HASTASI
Dünyada diyabet sıklığının yüzde 8.3 olduğunu belirten Prof. Dr. Çetinkalp, “Türkiye’de diyabet sıklığı 2014’te yapılan istatistiğe göre yüzde 18.3 durumunda. Bu istatistikle Avrupa’da sayı açısından üçüncü, yüzde açısından birinci sıradayız. Kısacası ülkemizde her 5-6 kişiden biri diyabetli. Diyabet hem tanısı hem takibi hem de tedavisi gerçekten diğerlerinden farklı olan bir hastalık. Dünya Sağlık Teşkilatı’nın yaptığı çalışmaya göre 2025 yılında Türkiye’de diyabet oranının yüzde 31.5 olması bekleniyor, yani her 3 kişiden biri diyabetli olacak. Diyeceksiniz ki; diyabet obeziteyle ve hareketsizlikle ilişkili, doğal olarak ilk aklınıza bu gelecek. Ancak ikisinin artışında bir paralellik söz konusu değil. Obezitede de artış var ama diyabet kadar aşırı değil. Diyabeti sadece obezite ve hareketsizlikle bağdaştırmamak lazım, başka şeyler araştırmak gerekiyor” diye konuştu.

“AZ UYUMAK DA ÇOK UYUMAK DA  DİYABETE YOL AÇIYOR”
Türkiye’nin antibiyotik kullanımında Avrupa’da birinci sırada olduğunu söyleyen Prof. Dr. Çetinkalp, “Çalışmalar gösteriyor ki, yılda 5 kez antibiyotik kullanan bir kişide yüzde 53  diyabet çıkma olasılığı var.  Antibiyotik kullandığımız zaman bağırsaklarımız da zararlıların yanı sıra yararlı bakteriler de ölüyor. Bir de uyku açısından bakalım. Avrupa’nın en fazla uyuyan milletlerindeniz. 9 saat uyuyoruz. Normalde 6-7 saat uyumak insan için yeterli. Ancak 6 saatten de az uyursanız diyabet gelişme riski yüzde 35. Dokuz saat ve daha fazla uyursanız diyabet gelişme riski yüzde 65. Az uyumak da çok uyumak da maalesef diyabete yol açıyor. Öğleden sonra şekerleme yapılır, şekerleme yapmak tabii ki iyidir ama yarım saat yapılırsa. Japonya’da çalışanlara yarım saat şekerleme hakkı verilir. Bu dinlenme aktiviteyi arttırır ama eğer şekerleme süresi 1 saatin üstüne çıkarsa diyabet riski yüzde 40’a çıkıyor. Besinler açısından bakmak gerekirse de kızartma yemek diyabet oranını yüzde 25 arttırıyor. Hareketsizlik de tabii ki büyük bir risk unsuru. 2 saatten fazla oturup dizi izlerseniz diyabet riski yüzde 25 artıyor” dedi.

“DİYABET ÖMÜR BOYU SÜREN BİR SAVAŞIM”
Diyabetin tedavisinden bahseden  Diyabet Eğitimi Uzman Hemşiresi Nuran Horuzoğlu, “Diyabetin tedavisi zor çünkü tedaviye hastanın katılımı gerekiyor. Bir enfeksiyon hastalığı olsa, 10-20 gün tedavi ile iyileşmek mümkün. Maalesef ki diyabet öyle değil. Ömür boyu süren bir savaşım. O yüzden bu konuda en önemli şeylerden biri eğitim, daha sonra da ilaç tedavisi ve izlem. Diyabet bildiğimiz gibi kronik bir hastalık ve tedavisi uzun sürüyor. Hayat boyunca her aşamada mutlak suretle hastaların yanında olmalıyız. Tanı konulduğu ilk anda hastaların korkuları, kaygıları ve ciddi endişeleri oluyor. Bunun nedeni kesinlikle bilgi eksikliği. Tedavi de ayrıca öz bakım çok önemli. Diyabet tedavisinin hemen hemen yüzde 98’ini öz bakım oluşturuyor. Kişinin kendine verdiği değer, sağlığıyla paralel ilerliyor” diye konuştu. (MK/OK) // EGE BASIN GRUBU

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.