23 Kasım 2024
  • İstanbul12°C
  • İzmir20°C
  • Ankara15°C

AŞKIN PLATONİK HALİ SEZAİ KARAKOÇ

Ellerin ellerin ve parmakların” dizelerinin şairi, Türk Edebiyatı’nın yaşayan en büyük çınarlarından birisi olan Sezai Karakoç üniversite gençliği tarafından okunmaya devam ediyor.

Aşkın Platonik Hali Sezai Karakoç

12 Ağustos 2016 Cuma 10:07

AŞKIN PLATONİK HALİ SEZAİ KARAKOÇ

 “Ellerin ellerin ve parmakların,

Bir nar çiçeğini eziyor gibi,

Ellerinden belli oluyor bir kadın,

Denizin dibinde geziyor gibi,

Ellerin ellerin ve parmakların” dizelerinin şairi, Türk Edebiyatı’nın yaşayan en büyük çınarlarından birisi olan  Sezai Karakoç üniversite gençliği tarafından okunmaya devam ediyor. Şiirleri ve özellikle de şiirlerinin efsanevi hikâyeleri ile milyonlarca şiir seveni kendine hayran bırakan Karakoç’un şiirlerinde   herkes kendinden, kendi hayatından, kendi aşkından bir parçacık da olsa özel bir kesit  buluyor.

Şairin efsaneleşen hikâyesi ile bilinen “Mona Roza” şiiri de bunun en güzel örneği oldu.  1950’li yılların başında yaşadığı platonik bir aşkın şiiri olan Mona Roza Türk Edebiyatı’nın başyapıtlarından birisi olarak kabul ediliyor. Şiirin içindeki ahenk, duygu, hüzün, aşk hatta duyabilene nağmesi, karşılıksız bile sevebilmenin kağıda dökülmüş hali Mona Roza.

Hikâyeye göre Sezai Karakoç 1950’li yıllarda okulun en popüler ve en şımarık kızlarından Muazzez Akkaya’ya aşık oldu. Sezai içine kapanık, çekingen ve özgüveni olmayan bir delikanlıydı o zamanlarda. Öyle ki Muazzez ile aşk yaşamak bir yana arkadaş olmaya bile cesaret edemezdi. Aşkına karşılık alamayacağını düşünen Karakoç, içini en iyi şiirlere dökebileceğinin farkındaydı ve öyle de yaptı.

 Her şeye rağmen bir gün cesaretini toplayıp, duygularını Muazzez’e anlattı fakat düşündüğü gibi aşkına karşılık bulamadı. Bu duruma içerleyen Karakoç bu kez daha büyük bir aşkla sarıldı kaleme kâğıda. Daha sonra  okuldan mezun olmaya sıra geldiğinde Sezai’nin şiir aşkını bilen arkadaşları törende şiir okuması için ona ısrar ettiler. Arkadaşlarını kıramayıp sahneye çıkan Karakoç, Muazzez’in gözlerine bakarak Mona Roza şiirini okumaya başladı. Şiirin bitmesiyle beraber salonda bir alkış tufanı koptu. Efsaneye göre Muazzez Akkaya, Sezai Karakoç sahneden indikten sonra teklifini kabul ettiğini söyler ancak bu kez reddeden taraf Karakoç olur. Şair bu aşkın üstüne bir evlilik yapmadı ve yaşadığı büyük aşkı Türk Edebiyatı’nın en güzel aşk şiirlerinden birinin kaleme alınmasını sağladı.

Karakoç, halen Yüce Diriliş Partisi'nin genel başkanlık görevini yürütüyor. 2007 yılının Nisan ayından beri her cumartesi akşamı, Yüce Diriliş Partisi İstanbul İl Başkanlığı'nda değerlendirme konuşmaları yapıyor. Bu konuşmalar partinin internet sitesinden canlı olarak yayınlanıyor. Karakoç, 2011 yılında Cumhurbaşkanlığı Edebiyat Ödülü'ne layık görüldü fakat kendisine verilen plaket ve para ödülünü reddederek bu ödülü almaya gitmedi.  

Ve işte aşkın platonik hali Sezai Karakoç’un Muazzez Akkaya’ya yazdığı karşılıksız aşkın büyük eseri olan o şiir:

MONA ROZA

Mona Roza, siyah güller, ak güller
Geyvenin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Ah, senin yüzünden kana batacak
Mona Roza siyah güller, ak güller

Ulur aya karşı kirli çakallar
Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa
Mona Roza, bugün bende bir hal var
Yağmur iri iri düşer toprağa
Ulur aya karşı kirli çakallar

Açma pencereni perdeleri çek
Mona Roza seni görmemeliyim
Bir bakışın ölmem için yetecek
Anla Mona Roza, ben bir deliyim
Açma pencereni perdeleri çek.

Zeytin ağaçları söğüt gölgesi
Bende çıkar güneş aydınlığa
Bir nişan yüzüğü, bir kapı sesi
Seni hatırlatıyor her zaman bana
Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi

Zambaklar en ıssız yerlerde açar
Ve vardır her vahşi çiçekte gurur
Bir mumun ardından bekleyen rüzgar
Işıksız ruhumu sallar da durur
Zambaklar en ıssız yerlerde açar

Ellerin ellerin ve parmakların
Bir nar çiçeğini eziyor gibi
Ellerinden belli oluyor bir kadın
Denizin dibinde geziyor gibi
Ellerin ellerin ve parmakların

Zaman ne de çabuk geçiyor Mona
Saat on ikidir söndü lambalar
Uyu da turnalar girsin rüyana
Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar
Zaman ne de çabuk geçiyor Mona

Akşamları gelir incir kuşları
Konar bahçenin incirlerine
Kiminin rengi ak, kimisi sarı
Ahhh! beni vursalar bir kuş yerine
Akşamları gelir incir kuşları

Ki ben Mona Roza bulurum seni
İncir kuşlarının bakışlarında
Hayatla doldurur bu boş yelkeni
O masum bakışlar su kenarında
Ki ben Mona Roza bulurum seni

Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza
Henüz dinlemedin benden türküler
Benim aşkım sığmaz öyle her saza
En güzel şarkıyı bir kurşun söyler
Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza

Artık inan bana muhacir kızı
Dinle ve kabul et itirafımı
Bir soğuk, bir garip, bir mavi sızı
Alev alev sardı her tarafımı
Artik inan bana muhacir kızı

Yağmurlardan sonra büyürmüş başak
Meyveler sabırla olgunlaşırmış
Bir gün gözlerimin ta içine bak
Anlarsın ölüler niçin yaşarmış
Yağmurlardan sonra büyürmüş basak

Altın bilezikler o kokulu ten
Cevap versin bu kanlı kuş tüyüne
Bir tüy ki can verir bir gülümsesen
Bir tüy ki kapalı gece güne
Altın bilezikler o kokulu ten

Mona Roza siyah güller, ak güller
Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Aaahhh! senin yüzünden kana batacak!
Mona Roza siyah güller, ak güller.
/ EGE BASIN GRUBU

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.